İçeriğe geç
Yas ile ilişkili mitler

Ölüm kısaca yaşamın sona ermesidir. Yas ise bundan sonra kalan/kalanlar için gerçekleşen bir süreçtir. Yasın kendisi çoğu zaman bir mitken; yası konuşmak, paylaşmak yanlış gibi düşünülüp kaçınılırken yasa dair yanlışlar rahatlıkla dile getirilebilmektedir. Öncelikle biraz yası tanıyıp, yasa dair bilgiler edinip sonrasında yasa dair var olan mitlerden bahsedeceğiz. Umarım sizin için faydalı bir yazı olur. Hadi başlayalım.

Yas Nedir?

Yas bir kaybın ardından yaşanan duygusal, psikolojik ve fizyolojik süreçlerin tamamıdır. Bu süreç bir noktada iyileşmeye götüren bir işleve sahiptir. Kayıpla başa çıkabilmeyi ve güçlenmeyi sağlar. Önemli işlevleri ve katkıları olsa da elbette ki kolay bir süreç değildir. Bu kolay olmayan sürece, yasa dair çeşitli yanlış inançlar bu süreci daha da zorlaştırabilmektedir.

Olağan Yas Tepkileri Nelerdir?

Yas tepkilerini 4 kategoriye ayırmak mümkündür.

  1. Duygusal Tepkiler: Şok, üzüntü, öfke, suçluluk, kaygı, korku, çaresizlik, isteksizlik, uyumsuzluk, uyuşma, keyifsizlik
  2. Fiziksel Tepkiler: Midede boşluk duygusu, kalpte ve boğazda sıkışma, gürültüye karşı hassasiyet, nefes darlığı, halsizlik, zayıf/güçsüz hissetme, ağız kuruluğu
  3. Düşünsel Tepkiler: İnanamama, karışıklık, çarpıklık, tutarsızlık, halüsinasyonlar, dikkat dağınıklığı, unutkanlık, rahatsız edici düşünceler, düşüncede dağınıklık
  4. Davranışsal Tepkiler: Uyku ve iştah sorunları, alkol-madde kullanımında artış (olağandışı kullanımda alkol-madde bağımlılığına erişen tablo olabilir), kendine zarar verici davranışlar, kaçınma, dikkatsiz veya fazla dikkatli/takıntılı davranma

Alkol-madde kullanımı özellikle psikolojik sağlığın zorlandığı bir süreçte bunu daha da tetikleyici unsur olacaktır.

Yasın Evreleri Nelerdir?

Yasa dair farklı farklı birçok şey söylendiği gibi yasın evrelerine dair de farklı görüşler yer almaktadır. Ben bu yazıda 5’e ayrılmış yas evrelerinden bahsedeceğim.

  1. Aşama: Şok ve Uyuşma: İlk zamanlarda yaşanır. Hissizlik hakimdir.
  2. Aşama: İnkar ve İnanamama: Ölümü kabul etmeme sürecidir. O dönemde ölümle başa çıkmada yardımcı olur.
  3. Aşama: Arzu Etme: Ölen kişiye duyulan özlem yoğunluktadır. Ölen kişinin geri gelmesi beklenir. Yalnızlık, öfke gibi duygular hissedilebilir. Neden ben sorusu sorulabilir.
  4. Aşama: Çaresizlik: Kaybın gerçek olduğunun farkına varılır. Yoğunlukta çaresizlik vardır. Kaygı, korku duyguları da beraberinde hissedilebilir.
  5. Aşama: Kabullenme ve Hayatı Düzenleme: Ölüm artık tamamen kabullenilmiştir. Normal hayata dönme ve adaptasyon gerçekleştirilmeye çalışılır.

Madde madde, sıra sıra yazılmış olsa da elbette ki yasa dair olan bu süreçte bireysel faktörleri göz ardı etmemek gerekmektedir. Her kayıp yaşayan kişi bu aşamaları sırasıyla gerçekleştirmeyebilir. İkinci, üçüncü aşamalardan da başlanabilir veya sonuca varılamaması durumu da görülebilir. Sonuca varılamaması durumu ise yas sürecinin tamamlanamaması anlamına gelir. Bu da bireylerin işlevselliklerinde bozulmalara sebebiyet verebilir. Bu noktada bir uzman desteği alınması oldukça önemlidir. Ki bu noktaya varmadan da yas sürecinde zorlanıldığında, psikolojik desteğe ihtiyaç duyulduğunda yine bir uzmandan destek almak sürecin daha sağlıklı bir şekilde geçirilip tamamlanması açısından önemlidir.

‘Destek’

Yas Sürecini ve Yasa Verilen Tepkileri Etkileyenler

  • Kaybedilen kişinin kim olduğu: Eş, sevgili, arkadaş, kardeş, ebeveyn, evlat, akraba vs.
  • Kaybedilen kişi ile var olan ilişki: İlişki var mı, varsa yakın mı uzak mı, çözülmemiş meseleler var mı vs.
  • Ölüm şekli: Kayıp, intihar, doğal ölüm, hastalık, doğal afet, toplumsal felaket, terör, savaş vs.
  • Yasın yaşanılan toplum içindeki yeri: Bazı toplumlarda yas tutmak ayıplanırken bazı toplumlarda yas haddinden fazla uzun olabilir.
  • Sosyo-ekonomik faktörler: Yas tutmak bile sınıfsaldır desem yeterli olur galiba bu kısım için. Asgari ücretle çalışan bir işçinin tutabileceği bir yası varken yaşadığı şartların buna izin vermeyebileceğini düşünmek çok da zor değil.
  • Yas tutan kişinin özellikleri, geçmiş yaşam örüntüleri: Kişilik özellikleri, psikolojik dayanıklılık, bilişsel esneklik, mizaç, travmatik yaşantılarının olup olmaması vs.

Sağlıklı Yas Süreci İçin Öneriler

  • Açık iletişim, empati, güven, sabır, doğru bilgi önemlidir.
  • Yas tutan kişinin yalnız kalmaması, yanında güvendiği birinin ona eşlik etmesi yardımcı olacaktır.
  • Fizyolojik ihtiyaçların (yeme, içme, uyku, dinlenme, sağlık) yeterli düzeyde karşılanması psikolojik sağlığa da olumlu etkide bulunacaktır.

Uyku psikolojik sağlık için zannettiğinizden çok daha önemlidir.

  • Ölenle ilgili konuşmak hem bire birde hem de aile içerisinde oldukça önemlidir. Genelde bahsetmekten kaçınılır, daha kötü olacağından korkulur. Fakat bu durum böyle algılanmamalıdır. Ölen kişiye dair belki özlemler belki hayal kırıklıkları belki bir dolu bambaşka şey ölüme, gidene atfedilenlerin dile getirilmesini sağlayıp duyguyu paylaşmayı da kolaylaştıracaktır.
  • Daha önce kayıp yaşamış bir kişiden bu süreci dinlemek de hazırlık yapılmasını veya sürecin daha sağlıklı geçirilmesini kolaylaştırabilir. Ama elbette ki her yas aynı değildir, anlatıldığı gibi olmayabilir.
  • Ölenin cenaze törenine katılmak, mezarını ziyaret etmek, onunla konuşmak ölenle vedalaşmayı kolaylaştıracak durumlardır.
  • Doğum günleri, yıldönümleri, bayramlar gibi özel günler zorlayıcı olabilir. Böyle zamanlarda yalnız kalmak yerine sevdiğiniz ve güvende hissettiğiniz kişilerle beraber vakit geçirmek, kaybedilen kişiyi hatırlatacak şeyler yapmak yardımcı olacaktır.
  • Rutin hayat aktivitelerine dönmek, dönmeye çalışmak önemlidir. İş hayatı, arkadaşlıklar, ilişkiler hala orada bekliyorlar.
  • Fiziksel aktiviteleri de diri tutmak yine fiziksel olarak iyilik sağlayacağı için psikolojik olarak da daha iyi olmanızı sağlayacaktır.

Yasa Dair Mitler ve Gerçekler

Sıra geldi yasa dair doğru bilinen yanlışlara. Başlarda da bahsettiğim gibi yas iyileşmeye yardımcı olmak gibi önemli bir işleve sahiptir fakat ne yazık ki belli başlı inançlar bunu zorlaştırmaktadır. Eminim ki hepimizin hayatında bir yas süreci vardır. Kendi yas sürecimde kendime çok yüklenmişim, aslında doğalmış tepkilerim dediğiniz bir durum var mı? Eğer varsa bunu fark edip kendinize bir soluk aldırmanızın vakti gelmiştir belki de…

MİT: Acı, üzüntü, yaşanan zorluklar yok sayılırsa daha kolay atlatılır.

GERÇEK: Acı, üzüntü hayatın içerisinde var olan duygulardır. Onları görmezden gelmeye çalışmak, acı yokmuş gibi davranmak, var olanı reddetmek, uzun vadede daha olumsuz etkilere sebep olabilir.

MİT: Acıya, üzüntüye, yaşanan zorluklara ve en temelde kayba karşı ‘güçlü’ olmak önemlidir. 

GERÇEK: Kimse güçlü olmak, hele hele kayıp sonrasında güçlü olmak zorunda değildir. Kayba verilen üzüntü tepkileri olağandır ve güçle bir ilgisi yoktur.

Yasa dair mitlerden biri güçlü olma zorundalığıdır.

Yasa dair mitlerden biri güçlü olma zorundalığıdır.

MİT: Ağlamak güçsüzlüktür. Kayıp ardından ağlamak da güçsüzlük belirtisidir.

GERÇEK: Ağlamak güçsüzlük değil doğal bir tepkidir. Duyguların açıkça yaşanma şeklidir. Kayıp ardından ağlamak da yine oldukça doğal bir süreçtir. Duyguların açıkça ifade edilmesi diğerlerinin kişiyi daha rahat anlaması açısından da kıymetlidir.

MİT: Kaybı olan kişi ağlamıyorsa üzülmüyor demektir.

GERÇEK: Her birey kendine has ve biriciktir. Ağlamak üzüntünün ifade edilme şeklidir fakat tek değildir. Bazı insanların duygularını ifade ediş şekli daha farklıdır. Dışa dönük yaşamayabilirler. Bu onların üzülmediği anlamına gelmez.

MİT: Ölen kişinin eşyaları öldükten sonra hemen kaldırılmalıdır.

GERÇEK: Yasa dair en büyük yanlışlardan biri de budur. Ölüm kalanlar için bir kayıptır, ayrılıktır. Ayrılığa alışmak, yas sürecinin sağlıklı bir şekilde tamamlanmasını sağlayabilmek için eşyaların varlığı önemli olabilmektedir.

MİT: Yasın süresi en az 1 yıl olmalıdır.

GERÇEK: Yasa dair süresi şu kadar veya bu kadar olmalıdır diye net bir kalıp yoktur. Bireysel farklılıklar doğrultusunda yasın süreci ve süresi kişiye göre değişmektedir.

MİT: Ölen kişi zaten hastaydı, yaşlıydı, hazırlıklıdır herkes. Çok da üzülmeyeceklerdir.

GERÇEK: Ölen kişinin çeşitli durumlarından dolayı ölmesi ihtimaline hazırlanılabilir. Fakat bu hazırlık ölüm veya yas gerçeğini değiştirmez. Kişilerin kayba vereceği yas tepkisinin bir formülü yoktur. 

Kişilerin kayba vereceği yas tepkisinin bir formülü yoktur. Çünkü her birey tek ve biriciktir.

Yasa Dair Mitlerdeki Temel Başlıklar

  • Var olanı yok saymak
  • Güçlü olmak
  • Genelleşmiş kabuller
  • Tek taraflı inançlar
  • Bireyleri herkesleştirme

Eminim ki yazmış olduğum yasa dair mitler zaten size fazlasıyla tanıdık. Yeri geldi bunu siz yaptınız yeri geldi buna siz maruz kaldınız. Öte yandan mitlerde var olan temel başlıklara baktığınızda da aynı şekilde sizin için tanıdık birçok şey var. Birey olarak da toplum olarak da belli başlı inançlarımız var. Çeşitli bilişsel çarpıtmaların eşlik ettiği bu inançlardan bazılarını sorgulasak da bazılarını koşulsuz olarak kabul edebiliyoruz. Bu koşulsuz kabullerimiz zaman içerisinde o kadar fazla hale geliyor ki artık inançtan öte kanunmuş gibi görülüp buna göre davranılmaya başlanıyor. Gözden kaçan en temel nokta ise her bireyin ‘tek ve biricik’ olduğu oluyor.

Unutmayın, yaşam olduğu gibi ölüm de vardır ve ölüme verilen yas tepkileri doğaldır.

Unutmayın, yas ölümü yok saymak değil ölümü kabul edip hayata bununla devam edebilmektir.