İçeriğe geç

Damgalama Nedir?

damgalama

Günlük hayatımızda konuşurken çok da dikkat etmediğimiz belki de gözümüze oldukça normal gelen sözcükler veya cümleler kullanmaktayız. Bunları kullanırken birilerine zarar verdiğimizi/verebileceğimizi hesaba bile katmıyor olabiliriz. Fakat birçok kişi çeşitli zamanlarda, mekanlarda bu tarz söylemlere maruz kaldığı için zarar görmekte; bu tarz söylemlerle yapılan şey damgalama olabilmektedir. Damgalama/etiketleme/stigma kısaca bir kişiye veya bir olaya karşı itibar kaybettirici, hor görücü, aşağılayıcı bir tavır veya olumsuz davranış göstermedir.

Damgalama Türleri

Fizyolojik Özellikler: Cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, boy, kilo, yaş, ten rengi, göz rengi, saç rengi vs.

Sosyo-Kültürel Özellikler: Etnik köken, ırk, ekonomik statü, ideoloji, inanç, giyim vs.

Fizyolojik Sağlık Problemleri: AIDS, obezite, duyu organlarında bozukluklar, ortopedik bozukluklar vs.

Psikolojik Sağlık Problemleri: Kişilik bozuklukları, duygudurum bozuklukları, şizofreni, bipolar vs.

Damgalamanın Bireye ve Topluma Etkileri

Damgalamadan bahsederken ‘Bir kişiye veya bir olaya karşı itibar kaybettirici, hor görücü, aşağılayıcı bir tavır veya olumsuz davranış göstermedir.’ demiştik. Bireysel olarak yapılabileceği gibi bir gruba veya topluluğa karşı yapılması da elbette mümkündür.

Din, dil, ırk, mezhep, etnik köken, siyasi parti, futbol takımı gibi kişileri gruplayıcı ögeler üzerinden bu ayrışma bireysel değil de daha kitlesel olarak da yapılabilmektedir. Bu yer yer daha ezici ve kötü hissettirici olabilecekken yer yer öteki hale getirilen grup üyelerinin iç içeliğini arttırarak daha güçlü olmalarını sağlayabilir. Fakat bu noktadan sonrasında olması ihtimal olan şey başta öteki olan grubun maruz kaldıkları şeyin aynısını diğer gruba yapıp onları ötekileştirmesidir.

Damgalama

Ötekileştirme döngüsü kırılmayıp devam ettikçe olumsuz duygu ve düşünceler pekişir ve ötekileştirme döngüsü kısır bir hal alır. Bu durum artık o kadar sık hale gelir ki normal ve olması gereken buymuş gibi algılanmaya başlar. Normal algısı devam ettikçe de damgalamanın dozu artmaya başlar. Dozunun artması derken sadece söylemlerden bahsetmiyorum tabi ki. Söylemlerin bir aşama sonrası davranıştır. Bu davranışların içerisine zarar verici unsurlar girebilir. Zarar verici unsurların en son aşamasını tahmin etmek çok da zor değil elbette.

En başta çok basit görülebilecek bir etiket en son aşamada bireylerin ve grupların hayatını tehdit edici bir unsura dönüşebilir. Renginden, dilinden, dininden, ırkından, mezhebinden, etnik kökeninden, tuttuğu takımdan, siyasi görüşünden ve daha birçok şeyden dolayı damgalanıp zarar gören insanlara tarih boyunca tanıklık ettik, etmeye devam ediyoruz. Hatta bizler de öyle veya böyle damgalayan ve damgalamaya maruz kalanlardan birkaçıyız. Aslında o yüzden nasıl hissettirdiğini ve neler yaşattığını çok da iyi biliyoruz.

Psikolojik Sağlık Üzerinden Damgalama

Yazının bu kısmında bir psikolog olarak psikolojik sağlık problemleri yaşayan bireyler ve yakınlarının maruz kalmış oldukları damgalama üzerinde durmak istiyorum. Evet belki birçoğumuz birçok farklı noktada damgalamaya maruz kaldık ama herhangi bir psikolojik sağlık problemi yaşamadıysak ne bunun yarattığı duyguyu bilebiliriz ne de bu problemden dolayı maruz kalınan damgalamayı.

Off şizofren misin?
Paranoyaksın sen!
Ruh hastası
Bipolar gibisin
Deli
gibi söylemler çoğunlukla günlük konuşmada klişeleşmiş tepkiler olarak görülüyor. Kişi şüpheci biriyse şizofren, değişken duyguduruma sahipse bipolar, çok fazla bir şeye ihtiyaç duymadan da ruh hastası yaftası yiyebiliyor. Bunlar, insanların birbirlerini belki örselemek belki kategorize etmek belki de aşağılamak için kullandıkları yakıştırmalar. Her ne amaçla yapılırsa yapılsın bu tip söylemler psikolojik sağlık problemleri yaşayan kişileri aşağılamayı içerir. Şizofren ya da bipolar bir kişiyle daha iletişim kurmadan bile insanların kafasında belli kalıplar oluşmuştur. Bu kalıplar oluşurken hem etiketlenenler hem de etiketlemede kullanılan hastalığa sahip insanlar, onların yakınları zarar görmektedir.

Özellikle de damgalamalar psikolojik hastalıklar üzerinde gerçekleşmektedir. Kimse herhangi bir kimseye aşağılamak için ‘senin şeker hastalığın var’ damgasında bulunmaya çalışmazken ‘ruh hastası’ şeklinde konuşmak oldukça normal gelmekte. Burada iki temel soru geliyor akla:

  • Birincisi, psikolojik sağlık problemleri önemsenmiyor mu?
  • İkincisi ise psikolojik sağlık problemleri kişileri aşağılık veya eksik mi yapar?

Bence hepimiz bu iki sorunun cevabını biliyoruz. Bilmiyorsak da üzerine düşünmeye değer gibi duruyor.

Gelelim bir başka konuya, psikolojik sağlık problemleri üzerinden damgalamanın yeni bir türü ortaya çıktı bir de: …….. psikolojik bir hastalıktır!

Malcolm X, ‘Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.’ demiştir.

Psikolojik hastalık demek işleri kolay hale getirmek mi midir mesela? İdeolojik bir yaklaşım dense çok fazla öncülün içerisine girmesi ve ona göre değerlendirme yapılması gerekir. Bu da uğraştırıcı olsa gerek. Kısa yoldan, ‘Irkçılık psikolojik bir hastalıktır.’ demek çok daha basit duruyor. Peki bir şeye psikolojik bir hastalık diyebilmek bu kadar kolay mı peki? Yani gerçekten bu kadar kolay olmalı mı? Hastalıklar bireylerin tercihleri doğrultusunda gelişmeyen, tedaviye ihtiyaç duydukları süreçlerdir. Kimse ben hasta olayım diyip hasta olamaz mesela. Dolayısıyla kişi hasta olmayı seçmez.

Hastalık tercih dışı bir şey olduğuna göre örnek üzerinden gidersek ırkçılık yapan kişileri suçlamamak gerekir. Ya da ‘Homofobi psikolojik bir hastalıktır.’ söylemleri üzerinden gidersek yine aynı şey geçerlidir. Tercih edilmeyen bir durum için kimseyi suçlamamak gerekir herhalde? Bu yaklaşımın bu noktadan ne denli yanlış olduğu aşikar. Tabi bir de konunun bir başka boyutu var ki o da ana konumuz, damgalama.

Irkçılığa psikolojik hastalık demek psikolojik hastalık yaşayan bireyleri damgalar ve ırkçılığın tercih dışı bir durum olduğunu düşündürür. Damgalama kısmı da şöyledir: ırkçılık kötüdür, bunu yapanlar psikolojik hastalık sahibidir; o zaman psikolojik hastalığa sahip kişiler de kötüdür. Elbette ki konunun bununla en ufak bir ilgisi yok. Irkçılık da homofobi de benzer şekilde var olan, zarar veren, ayrımcı davranan yaklaşımların hepsi de ideolojidir, fikirdir, yaklaşımdır ve tercihtir.

Farkındalık dilde başlar. Bir tarafa damga vurup o tarafı örselerken diğer tarafta asıl örselenmesi, yok edilmesi gereken şeyleri hafifletmeyelim.

Özetle; psikolojik hastalık, psikolojik hastalıktır. Irkçılık da ırkçılıktır. Denklem bu kadar basit.